26 Nisan 2012 Perşembe

Şans Bilekliği

Bu makalede, John Lawrence Reynolds'un "Gizli örgütler" adlı kitabında alıntılar yapılmıştır.
Feivel GRUBERGER 1968 yılında sekreteri ile İsrail'e gider, GRUBERGER tek amacı vardır bakmakta zorlandıüı eşi ve sekiz çocuğunun kaçıp çalışmakta olduğu sigorta şirketinin poliçelerini satmaktır. Gruberger, İsrail'e gidince çok iyi  Kabala bilgisine sahip olan Haham Yehuda Brandwein ile tanışır. poliçe satmayı bırakıp hahamdan bu dini özümsemeye başlar. Bir yıl sonra haham ölür, ve Gruberger kendini Musanın soyundan geldiğini iddia eder ve Philip Berg adını alır. Los Angeles'a döndüğünde Kabala Merkezini kurar. Eski sekreterden de iz yoktur, o artık Karen Berg olmuştur. Manevi rahatlık, iyi bir seks hayatı gibi vaatlerle üye toplamaya başlar. Eski sekreter sürekli kitap yazar ve eski inanç sistemini tuhaf bir şekilde günümüze adapte etme çabasına girerler. 2005 yılına kadar ortalama 20 cıvarında kitap yazılmıştır, kabala bebeği, kutsal soda, kokulu mumlar, "görünmeyen" bir şekilde Tanrının adı yazılı olan 72 taş satışlarına başlamışlardır.
Bu pazarlama tekniğin en tepe noktasında ( belki de en aşağılık ) en başarılı ve karlı bir pazarlama taktiği yer alıyordu: İbrani kraliçesi Rachel'in türbe örtüsünden kesildiği iddia edilen kırmızı ip. Bu ipi bir kaç kişi bileğine bağlamasıyla şans bilekliği doğmuş oldu.
Gerçek Yahudiler kutsanmış ip ve Kabalaya ait diğer şeylerin böylesine umarsızca fiyatlandırılıp satılması ve insanların bunu ciddiye alması fazlasıyla şaşırtmıştır ve büyük bir öfkeye kapılmışlardır.
Kabala merkezlerine üyelik, Kabala markalı ürünlerin satışı ve üyelerden alınan % 10 luk bir aşar vergisi sayesinde Berg'lerin cebine inanılmaz bir para girmektedir. Karen ve oğulları Beverly Hills'de yan yana malikanelerde oturmakta, Philip Berg, namı diğer Feivel GRUBERGER New York'taki Waldorf-Astoria otelinin bir katında yaşamakta. Kabala merkezi de kayıtlarda "kar amacı gütmeyen dini kuruluş" olarak geçer.

Şans Bambusu (Lucky Bamboo)

Şans Bambusu (Lucky Bamboo)

Eski Çin Kültüründe, güzel huzurlu ve mutlu yaşamın olmazsa olmaz üç unsurunun var olduğuna inanılırmış. Bunlar; mutluluk, bolluk ve uzun bir ömürmüş. İşte bahse konu Şans Bambusu'nun bulunduğu yere bu üç unsuru getirdiğine inanılırmış. Günümüze kadar gelen bu gelenek şimdiki Çin'de de hala sürüldürülmektedir. Çin'de bulunan çoğu markette Şans Bambusu'nu bulmak mümkündür.


Şans Bambusu'nda üç dal; mutluluk, bolluk ve uzun ömür. Altı dal; başarı ve ferahlık.  yedi dal; sağlık. Sekiz dal ebedi olarak büyümek gelişmek. On dal; mükemmellik. Yirmibir dal ise; bol bol nimet ifade ettiğine inanılmaktadır.

Sağ tarafta görmüş olduğunuz resimde üç bambu yer almaktadır. Yani bizim için sizin mutlu olmanız ve bolluk içinde bir hayat sürmeniz yeterlidir. İnsan başka ne isteyebilir ki?

M. İLHAN

Dört Yapraklı Yonca

Bütün kültürlerde "Dört Yapraklı Yonca"  şans sembolü olarak bilinir ve kabul edilir. Hıristiyanlıkta Havva’nın cennet bahçesinde elinde bulunması güç dört yaprağı olan yonca ile dolaştığına ianılmaktadır. Yoncaya eski kültürlerin batıl inançlarında da rastlamak mümkündür. Sezar zamanından kalma yazılardan, dört yapraklı yoncaya olan inanışın kökeninin İngiltere’ye, Galler’de yaşayan Keltler’e kadar uzandığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca "Dört Yapraklı Yonca" bir şehir efsanesi haline gelmiş ve günüze kadar nakledilmiştir.

Keltler'de Druid adı verilen bir grup, güneşe tapıyor ve ayinlerini yılda birkaç defa Galler’in sık meşe ormanlarında toplanarak yapıyorlar, bu ayinler esnasında kişiler arasındaki anlaşmazlıkları da sorgulayarak çözüm yolları buluyorlar, hastalığı ilerlemiş insanlar ve çıkması beklenen bir savaşta ölüm tehlikesi ile karşılaşacak olanlar için insan kurban ediyorlarmış. Druid'ler her ne kadar kurban olarak daha önce suç işlemiş olanları tercih etseler de arada masum insanların da büyük kafeslere konularak ateşe verildiği oluyormuş.  Kurban edilen kişinin ahlaksız olduğuna ve ruhunun ölümden sonra yeni doğacak bir bebeğe geçtiğine inanıyorlarmış.
Druidler, ökseotunun aile içinde uyumu sağladığına, dört yapraklı yoncanın ise kişiye ahlaksız ruhları, şeytanı ve cinleri görme yeteneği verdiğine, yoncanın bu doğa üstü gücü sayesinde şeytanı uzaklaştırdığına inanıyorlarmış.

İndiltere de ise dört yapraklı yonca bulanın o gün aşkı bulacağına inanılmaktadır. Dört yapraklı yonca kime verilirse bulan kişinin elde ettiği şansın verilen kişiyede geçtiği söylenmektedir.

Günümüzde sadece dört yapraklı yoncaların ürediği tohumları geliştirmeyi başarmışlardır. Ancak bu şehir efsanesi devam etmektedir, insanlar hala kırlarda uğur getireceğine inandıkları dört yapraklı yoncayı aramaktadırlar.

Elbette bu kadar aranan ve bulmak için çok çaba harcanan bir bitkininde bazı marifetlerinin olması gerekir. Eğer bulunabilirse; yoncanın dört yaprağının da ayrı bir anlamı olduğuna inanılır.  Yoncanın birinci yaprağı ümidi, ikinci yaprağı imanı, üçüncü yaprağı aşkı, dördüncü yaprağının ise şansı simgelediği varsayılmaktadır. 
 İçilerinde en önemlisi ve makaleye konu ise işte bu dördüncü yapraktır...

M. İLHAN

Şans Nedir?

Şans Nedir?
Neden bazı insanlar her istediklerine sahip olurlar bazıları olmaz, hiç düşündünüz mü? Sizce bu insalara "şanslı" demek ne derece doğrudur?  "Şans nedir" Sorusuna cevap verebilmek için önce insanları incelemek ve gözlemlemek gerekir. Her insan şanslıdır ama şanslarını devam ettirebilenler daha şanslıdır. Şansı ya da bir fırsat gibi görünen durumları ele alalım, şanslı insanların bu tür fırsatlara her zaman karşılaşmalarına karşın şansız olduğunu düşünen insanlar bu fırsatlarla hiç karşılaşmazlar. Burada asıl melese fırsatları fark etmektir. Profesör Richard, kendilerini şanslı hisseden ve şansız olduklarını düşünen insanlara bir gazete vermiş ve onlardan gazeteyi iyice inceleyip içinde ne kadar fotoğraf olduğunu söylemelerini istemiş. Gazetenin ortalarında bir yere, üzerinde büyük bir mesaj yerleştirmiş, mesajda: "Deney görevlisine bunu gördüğünüzü söyleyin; 250 dolar kazanın." diye yazdırmış. Bu mesaj, sayfanın yarısını kaplıyormuş ve yüksekliğide 5 cm'nin üzerindeymiş. Daha sonra gazete verdiği insanları sabit bakışlarla süzmüş, şanssız insanlar, bunu fark edemezlerken, şanslı insanlar hemen fark etmişler Şanssız insanlar, genel olarak şanslı insanlardan daha gerginmişler. Profesör Richard, bu endişeli ruh halinden, beklenmeyeni fark etme yeteneklerine zarar verdiği sonucuna ulaşmış. Sonuç olarak, fırsatları kaçırırmışlar  bunun nedeni ise bir şeyi aramaya aşırı odaklanmış olmalarıymış.

Profesör Richard'in testinden de analaşıldığı gibi şans her insanda vardır. Asıl önemli olan şansı yani farkında olmayı kullanabilmektir.

Şansız olduklarını öne süren insanlar iş ararken dahi belirli bir işe odaklandıklarından diğer iş fırsatlarını kaçırırlar, şanslı insanlar ise rahattırlar ve her iş fırsatını değerlendirmeyi isterler.

Şanslı olamk istiyorsanız;
1- Sezgilerinize kulak verin.
2- Yeni deneyimler edinmeye çalışın ve rutin yaşamınızın dışına çıkın.
3- Her gün birkaç dakikanızı iyi yaptığınız işleri düşünerek geçirin, önemli bir görüşme yapacaksanız şanslı olduğunu düşünerek bu görüşmeyi yapın.
4- Şans çoğu zaman doğru çıkan bir tahmin gibidir. şanslı olduğunuzu düşünmeniz size ne kaybettirir.

M. İLHAN

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...